1. Bilirkişilik Müessesesinin Hukuki Temeli ve Amacı
Bilirkişilik, yargılamada hâkimin teknik, fenni, bilimsel veya uzmanlık gerektiren konularda karar verebilmesine yardımcı olmak üzere başvurulan özel bilgiye sahip kişilerin görüşünden faydalanılmasıdır. Bu kurum, doğrudan adil yargılanma hakkıyla ilişkili olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
HMK m. 266 açıkça belirtir:
“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşüne başvurur.”
Bu düzenleme, bilirkişiliğin yardımcı ve tamamlayıcı bir kurum olduğunu gösterir. Hâkim, kendi yetki ve sorumluluğunu devredemez; bilirkişinin görevi, hâkimin kararını kolaylaştıracak teknik görüş sunmakla sınırlıdır.
Bilirkişilik aynı zamanda delillerin değerlendirilmesi sırasında adil bir kanaat oluşturmak açısından önemli bir destek mekanizmasıdır. Ancak, bu destek sınırları içinde kaldığı ölçüde geçerli ve etkili olabilir.
2. Bilirkişinin Yetki Sınırları ve Hukuki Değerlendirme Yasağı
Bilirkişinin görevi, yalnızca teknik bilgiye dayalı konularda açıklama ve değerlendirme yapmaktır. Hukuki yorum yapması, dava hakkında hüküm içeren kanaat belirtmesi, taraflardan birinin lehine veya aleyhine sonuç doğuracak nitelikte değerlendirme yapması yasaktır.
HMK m. 267 bu yasağı şu ifadelerle hüküm altına almıştır:
Yani bir sözleşmenin geçerli olup olmadığı, bir irade beyanının hukuken bağlayıcı olup olmadığı, bir davranışın hukuki sorumluluk doğurup doğurmadığı gibi hususlar yalnızca hâkimin değerlendirmesine tabidir.
Örnek – Uygunsuz Bilirkişi Görüşü:
“Davalı kusurludur, bu nedenle tazminat ödemelidir.” Bu gibi ifadeler hukuki nitelendirme içerdiğinden, bilirkişinin görev alanını aşar.
3. Bilirkişi Raporunun Delil Niteliği ve Mahkemeyi Bağlayıp Bağlamadığı
Bilirkişi raporu, Türk yargılama hukukunda takdiri delil niteliğindedir. Bu, hâkimin kanaatini şekillendirmeye katkı sağlayan ama onu bağlamayan bir niteliktir.
HMK m. 282 bu durumu açıklar:
“Bilirkişinin oy ve görüşü hâkimi bağlamaz. Hâkim, kararını bilirkişinin oy ve görüşüne dayandırmışsa, bu görüşe neden katıldığını kararda açıkça belirtir.”
Bu hüküm gereğince:
Hâkim, raporu serbestçe takdir eder.
Rapor tek başına delil olarak hüküm kurmaya yeterli değildir.
Eğer rapora dayanılacaksa, hâkimin rapora neden itibar ettiğini açıklaması gerekir.
Yargıtay’dan Seçme Kararlar:
Yargıtay 15. HD, E. 2019/3211, K. 2020/1953:
“Bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmeler mahkeme için bağlayıcı değildir; mahkeme, kendi hukuk bilgisi ile karar vermelidir.”
Yargıtay HGK, E. 2017/9-1052, K. 2019/143:
“Bilirkişi raporuna katılmayan mahkeme, kendi değerlendirmesini yaparak gerekçesini ortaya koymak zorundadır.”
4. Bilirkişi Raporuna Karşı İtiraz Hakkı ve Yeni Rapor Talebi
Taraflar, bilirkişi raporuna karşı HMK m. 281 uyarınca süresi içinde itirazda bulunabilir. Raporun aşağıdaki durumları içermesi hâlinde, yeni rapor talep edilebilir:
Eksiklik Türü
Teknik yetersizlik: Gerekçesiz, yüzeysel, dayanak içermeyen rapor
Hukuki yorum içerme: Bilirkişinin görev sınırını aşarak hukukî kanaat bildirmesi
Çelişki: Raporda kendi içinde ya da dosya delilleriyle açık çelişki olması
Tarafsızlık şüphesi: Taraflardan biriyle çıkar bağlantısı kurulması
Hâkim, raporu yetersiz bulursa:
Yeni bilirkişi atayabilir,
Ek rapor isteyebilir,
Mevcut raporu hükme esas almadan karar verebilir.
Uygulamada Sıklıkla Gözlenen Hata: Bazı mahkemeler bilirkişi raporunu adeta nihai bir karar gibi yorumlayarak doğrudan hükme esas alabilmektedir. Bu, hâkimin yetki ve sorumluluğunu bilirkişiye devretmesi anlamına gelir ve kararın temyiz/istinaf sürecinde bozulmasına neden olabilir.
5. Bilirkişinin Hukuka Aykırı Değerlendirmeleri Hâlinde Ne Olur?
Eğer bilirkişi hukuki nitelendirme yapmışsa veya davanın esasına ilişkin yorumda bulunmuşsa:
Raporun bu bölümleri hükme esas alınamaz,
Gerekirse yeni bilirkişi görevlendirilir,
Hâkim ilgili kısmı gerekçelendirerek değerlendirme dışı bırakır.
Bu durum, Yargıtay içtihatlarında da açıkça belirtilmektedir:
Yargıtay 12. HD, E. 2021/4571, K. 2022/3593:
“Bilirkişinin sözleşmenin geçersizliğini değerlendirmesi hukuka aykırıdır. Bu tür raporlar hükme esas alınamaz.”
6. Bilirkişi Raporu Tek Başına Karar Vermeye Yeterli midir?
Hayır. Bilirkişi raporları, mahkeme kararının ana dayanağı değil, yalnızca teknik bir destek unsurudur. Rapor:
Taraf beyanlarıyla birlikte değerlendirilmelidir,
Somut vakıalara dayandırılmalıdır,
Başka delillerle desteklenmelidir,
Yargılamanın bütünselliği içinde anlam kazanır.
Aksi hâlde, sadece rapora dayanarak verilen bir karar, eksik incelemeye dayalı karar kabul edilerek bozulabilir.
7. Sonuç ve Değerlendirme
Bilirkişi raporları, teknik uzmanlığa dayalı olup, hâkime yardımcı nitelikte görüşler sunan yazılı belgelerdir. Bu raporlar:
Mahkemeyi bağlamaz,
Tek başına delil olarak hüküm doğurmaz,
Taraflarca itiraz edilebilir,
Hukuki değerlendirme içeremez,
Yetersiz veya hatalı ise yeni rapor alınabilir.
Yargılama faaliyetinin öznesi hâkimdir; bilirkişi değil. Bu nedenle her somut olayda hâkimin raporun güvenilirliğini ve teknik içeriğini değerlendirerek karar vermesi gerekmektedir.